29 Ağustos 2015 Cumartesi

Beden İşçisi Kavramı Nedir ?

Beden işçisi, adından da anlaşıldığı üzere bir işin tamamını ya da büyük bir kısmını insanın kendi bedenini kullanarak yapması olarak ifade edebiliriz. Bir başka deyişle insanın vücudu ile para kazanması; yani bedensel hareketleri ile çalışarak para kazanmasıdır.
Beden işçisi kavramı çok eskiden beri varolan bir kavramdır. Çünkü tarih boyunca; insanlar bedensel hareketleri ile çalışıp bu şekilde para kazanmışlardır. Daha çok eller ile iş yapmak gibi görünse de burada bir sistem ile işleyen vücudun tamamı yapılan işin içinde sayılır. Yani elleri hareket yönünden kol bilekleri, güç yönünden kollar, kavrama ve tutma yönünden parmaklar destekler. Kollar, omuzlar ile vücuda bağlanır. Vücut başlı başına bir sistemdir. Yani sağlıklı bir şekilde iş görmek için vücudun tamamına ihtiyaç vardır. Örneğin eşya taşıma işinde eşyaları el ile taşımaktan ziyade bütün bir vücut ile taşırırız. Çünkü burada parmaklar eller kollar gibi ayaklar bacaklar da çalışmaktadır. İşte beden işçisi kavramı da tam olarak buna dayanır. Yani vücudu tam anlamıyla kullanabilmek esas alınır..
Beden işçileri günümüzde daha çok vasıfsız işçi olarak algılamaktadır. Yani iş ilanlarında bu şekilde görmek mümkün ve yaygındır. Vasıfsız işçi ise bir zanaati olmayan, yani bir ustalık Kalfalık gibi ya da bir Tekniker, teknisyen hatta mühendislik gibi mesleki bilgi gerektirmeyen işlerin yapımını ustlenecek; bu işi yaparak çalışıp para kazanacak işçilerin genel adıdır. Daha çok getir götür işleri olarak tabir edilen, ve bazı durumlarda mesleki bir zorluğu olmayan işler için vasıfsız işçi söz konusu olur. Evrak getirme götürme işleri, kurye işleri buna örnektir. Ama eşya veya yük taşıma işleri, yükleme boşaltma işleri gibi zor olan ve belli bir güç hatta dayanıklılık gerektiren ve vasıfsız işçi statüsünde olan işlerden de bahsetmek mümkündür. Yani vasıfsız işçi demek, bu işi herkes yapabilir demek değildir. Vasıfsız işçi de zaten tam anlamıyla beden işçisi anlamına gelmez. Ama yakın görülen noktaların sıklığı her ikisini de aynı şekilde değerlendirmeye itmiş ve bu şekilde bilinir hale gelmiştir. Vasıfsız işçi kavramı genel bir ifade olmakta; beden işçisi ise belirleyici unsurlar barındırdığı için daha özel bir ifadedir..
Bazı insanların meslek olarak gördüğü beden işçiliği aslında bir meslek değildir. Çünkü meslek olması icin; belirli bir anlayışı gerektirir. Örneğin berberlik bir meslektir, amacı ve icra edilişi genel olarak bellidir. Ve berberlik bir meslek olduğu için bunu geliştirmek de mümkündür. Ama beden işçiliğinin belirli bir amacı yoktur. Yani amaç normalde var ama hep değişmekte ve bu sadece o işe göre de olabilmektedir. Bu gün eşya taşıyan bir beden işçisi ertesi gün tarladan domates toplama işine; diğer gün inşaata tuğla indirme işine gidebilir. Yani çok değişik şekilde icra edilebilmektedir. Bundan dolayı da belirli bir amacı gütmez. Para nerden geliyorsa, yani parayı veren ne iş gösteriyorsa onu yapar. Ama örnek verdiğimiz; bir meslek olan berberlikte durum ve amaç bellidir. Yani parayı verenin ne istediği bellidir.. Ama şunu da belirtelim beden işçisi olmak her ne kadar meslek olarak kabul edilmese de bazı işlerde kendine has incelikleri olduğunu unutmayalım. Örneğin inşaata kiremit indirmekle bir ev eşyası indirip yüklemek aynı sayılamaz. Çünkü ev eşyası taşırken bazı noktalara dikkat edilir; mesala buz dolabı, çamaşır makinesi gibi beyaz eşyaları taşımanın, yan yatırmayın, ters cevirmeyin; üst kapağından tutmayın gibi bazı dikkat edilecek noktaları bulunmakta ve bunu herkes bilmemektedir.. Ama kiremit kolay taşınabilir ve cok da aman aman bir ince noktası olmayan bir iştir..
Beden işçileri günlük işlere gidip para kazandığı gibi, bir şirkete, bir fabrikaya vb gibi yerlere bağlı olarak da aylık belirli bir kazanç sağlayabilir. Bu hem yaşanılan yerin iş sahası potansiyeline göre değişmekte hem de kişilerin çalışma isteklerine göre farklılık gösterebilmektedir. Tabii ki belirli bir yerde sürekli çalışıp aylık garanti para elde etmek bir çok insan için mantıklı görünen ve istenen bir durumdur. Ama bazı insanlar bunu öyle görmezler. Özellikle beden işçilerinin bir bölümü serbest kazanmayı tercih ederler. Bu şekilde çalışarak daha çok kazanan beden işçilerinden söz etmek mümkündü
. Şöyle bir örnek verelim; bir fabrikada çalışan bir beden işçisi Türkiye ortalamasında aylık 1300 lira kazanıyor diyelim (bu ücret çoğu yerde 989 lira asgari ücret olup, mesai ile birlikte ancak bu rakama ulaşır). Serbest çalışan bir beden işçisi ise yine Türkiye ortalamasında yarım günlük iş icin 50 lira tam günlük iş için 100 lira almaktadır. Yani serbest çalışan beden işçisi bir ayda 13 tam gün çalışsa diğerine ulaşıyor; diğer kalan 17 günde ise öne geçiyor. Tabi burada serbest çalışan beden işçisinin bir ayda 13 tam yevmiyelik iş yapıp yapmayacağının ve bunun ne kadar devam edeceğinin garantisi yoktur. Yaşanılan yere göre değişir. Büyük şehirlerde beden işçilerine ihtiyaç fazladır. Küçük bir şehir olsa bile özellikle organize sanayi gibi fabrika yogunlugunun cok oldugu yerlerde de beden işçisine ihtiyaç fazladır. Ayrıca, bazı tarım islerinde; daha çok tarladan bahçeden ürün toplama işlerinde; beden işçisi ihtiyacı dogmaktadır.
Beden işçisi olmak gerçekten de zor bir uğraştır, beden fiziksel olarak çok yorulabilmekte hatta bu yorgunluk zaman zaman ruhsat rahatsızlıklar da ortaya çıkarabilmektedir. Ümidimiz; beden işçilerinin bu yorgunluk ve rahatsızlıklardan mümkün olduğunca uzak kalmasıdır..

28 Ağustos 2015 Cuma

Türkiye ve Yaşanabilir Devlet

Şu anda ülkemizde bir türlü sağlanamayan bir kelimedir barış sağlanamamasının birçok nedeni var elbette gelin en baştan elalalım. Her şey 7 haziran seçimlerinden sonra oldu diyebiliriz seçim sonrası tek parti hükümet olamadı bunun dışında barajı geçecek mi geçemeyecek mi tartışılan HDP dikkat edin Diyarbakır, Tunceli, Muş, Van v.b. HDP oyu %80 %90 oranlarında fakat kesinlikle bu illerde seçimin adil bir şekilde yapıldığına inanmıyorum bu yönde de duyumlar ve haberlerde oldu sonuç itibari ile hükumet kurulamadı ve meclise terörist sokmayı başardılar . bu olaylardan sonra koalisyon görüşmeleri erken seçim mi olur insanları oyalama politikasına girildi bir diğer yandan çözüm süreci ile ilgili sürekli bir olumsuz olay olmaya başladı Kobane denilen yerde sözde kürt insanların öldürülmesiyse hdp ve destekçiler tc suçlayarak neden müdahile edilmiyor bahanesiyle ortalığı karıştırmaya başladılar tepki göstermek elbette herkesin hakkı fakat doğru bir şekilde olması gerekiyor Kobane'ye tepki gösteren kişiler her nedense Suriye'de, Doğu Türkistan da Gazze'de v.b. Müslüman ülkelerde yaşanan vahşetleri görmezden geliyorlardı ee hani insanlar orda da ölüyor neden ses yoktu cevap yok. ülkemizde bu gelişmeler yaşanırken dış politikamızda bir yandan İŞİD bir yandan pkk saldırılarıyla karşılaştık ve en son yaşanan Şanlıurfa Suruç olayı ; oraya İstanbul'dan, İzmir'den, Ankara'dan giden yaşıtlarımın kesinlikle suçlu değil neyi savunurlarsa savunsun buradaki amaç orada kürtler için toplanıldı ve bu yüzden eylem yapıldı bu sayede kürtlere saldırı düzenleniyor havası verildi gerçekten çok acı bir olaydı elbette aslında bu olaylara fiilen destek veren savunanlar hala meclisteler ve hala sözde milleti temsil ediyorlar yapılan bu denli saldırıları üstlenen PKK ve İŞİD'e bile terorist diyemiyorlar aslında çözüm o kadar basit ki birkaç büyük hareketle bu ülke tertemiz olacak her konuda yapılması gerekenler;
  1. Terörizimi destekleyen buna yönelik açıklamalarda bulunan hdp kapatılmalı
  2. Bu partiye üye olan ve aynı şekilde terörizme destek verici açıklamalarda bulunan kişilerin siyasi hayatı sonlandırılmalı cezalandırılmalı
  3. Pkk destek verip askerimize polisimize kurşun sıkan vicdan yoksunları affedilmemeli idam edilmeli
  4. Tecavüz,çocuk istismarı,cinayet terorzim destekçileri vb suçlar idam cezası verilmeli
  5. En yakın zamanda hükümet kurulmalı veya erken seçime gidilmeli
Belirtmiş olduğum unsurlar yerine getirilirse güzel olan ülkemiz tertemiz olacak şunu unutmayalım bu ülke bizim bu ülkeden bir tane daha yok hepimiz havva ve adem den gelmeyiz bir nevi zincirleme akrabayız Türk, Laz, Kürt, Çerkez, Azeri, Zaza hepimiz kardeşiz ülkene sahip çık!

Kafkasya Hakkında

Eğer yolunuz Kafkasyaya düşerse mutlaka karşılaşacağınız şeylerden bahsedeceğim ki bu yazdıklarımla mutlaka ve mutlaka karşılaşacaksınız. Rusya Karaçay-Çerkez Bölgesinde bulunan Dombay, Kuban nehri, Kazbek dağı ve Avrupanın en yüksek dağı olan ve Kafkas halkları için özellikle de Karaçaylar için kutsal sayılan Elbrus dağı bu bölgenin sayılı coğrafi güzelliklerinden. Ama bir Kafkas göçmeni olarak ben daha canlı canlı göremedim. olaya biraz öznel yaklaşmak istiyorum. Bu bölgeler gerçekten kafkasyanın cenneti olarak geçiyor. Daha bana gitmek nasip olmadı ama gitmeyi çok istiyorum. Oraya giden, oradan gelen bir çok arkadaşım, abim, ablam oldu. Fotoğraflarda görünce bile içim huzurla doluyorsa, gitsem geri dönmek istemem herhalde :). O yüzden hem kendi araştırmalarımdan hemde onların anlattıklarımdan çıkardıklarımın sonucunda bu konu üzerinde yazmaya karar verdim. Gerek yemekleri olsun, gerek bütün kafkas halklarındaki örf adet gelenek görenekler olsun, gerek coğrafi güzellikleri olsun ölmeden önce görülmesi gereken yerdir Kafkasya. Kültürleri ve dilleri konusunda çok tutucudurlar. Bahsettiğim dağların bulunduğu bölgedeki kayak merkezleri o güzel dağlarda size kayak yapma fırsatı tanıyor. Elbrus dağına çıkarkende teleferik kullanılıyor. yaklaşık rakımı 5.642 metre. Doğu zirvesine ilk çıkış 1829 yılında olmuş. Düğünler ve Kafkas Halk Dansları Gösterilerinde " garmon " adı verilen akordeon ailesine mensup ve benimde aşığı olduğum bir enstruman kullanılıyor. Ritim içinde koltuk davulu olarak adlandırdığımız " baraban" isimli vurmalı çalgı kullanılıyor ve ikiside gerçekten bir birini ve yaptıkları dansları tamamlayan enstrumanlar. Zaten gittiğiniz zaman kendi gözlerinizle göreceksiniz ve hayranlıkla izleyeceksiniz.
yaklaşık 2500 liraya güzel bir tatil yapacağınızı umuyorum ve bence o paraya değer :)
sağlıcakla...

Ağır Vasıta Şoförlüğü ve Bu Mesleğe Gönül Verenler

Ağır vasıta şoförlüğü; büyük ve geniş araçlar olarak tabi edilen ve daha çok tırlar, kamyonlar, gibi araçları kullanarak bu mesleği icra etmektir. Ağır vasıta deyimi aslında sadece tır ve kamyon için değil, aynı zamanda otobüs, minibus, kamyonet gibi araçları da barındırmaktadır. Kamyonetlerin çoğunluğu aslında ağır vasıta olarak görülmez ama bazı modeller; daha çok eski modeller; bu şekilde kabul edilmekte ve E sınıfı ehliyet dediğimiz ehliyet ile sürülebilmektedir.

Ağır vasıta araçları adından da tahmin edileceği üzere, yavaş giden araçlardır. Tabii günümüzde teknoloji bu ağır vasıta araçları da geliştirmiş, hız bakımından üst sıralara çıkartmıştır. Ama yavaş deyimi burada daha çok harekete geçme ya da belirli bir hıza ulaşmadaki gecen zamandaki ivmeyi ifade eder. Yani bu araçlar özellikle üzerinde yük ya da yolcu varken, belirli bir hıza ulaşmak için yavaş yavaş hareket ederler. Mesela normal bir araç, 100 km hıza 10 saniyede ulaşıyor ise, ağır vasıta bir araç 100 km hıza 20 saniye yani iki katı gibi bir süreçte ulaşır. Bu yeni teknoloji sayesinde iki katı oranından daha aşağıya indirilmekte olup; süreç kısaltılacaktır. Ama normal bir aracın 100 km ye ulaşma süreci her zaman için ağır vasıta araçlardan daha kısa olacaktır..

Ülkemizde E sınıfı ehliyet ile kullanılan ağır vasıta araçları; yük ve eşya taşımacılığı yani nakliyat sektöründe, yolcu taşımacılığı yani ulaşım sektöründe ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. Ağır vasıta araçları kullanmak hem mekanik hem de farklı özellikleri ile diğer araçlar gibi rahatlıkla kullanılmamakta; ama bu işe gönül verenler için çok kolay olmaktadır. Bu onlar için çok kolay olmaktan ziyade; bir alışkanlık olmuş ve tecrübe kazanılmıştır. Yani bu işle uğraşan insanlar; bu işin profesyoneli olmuş ve bu şekilde para kazanmaktadırlar..

Ağır vasıta şoförlüğü göründüğü kadar kolay olmayan bir meslektir. Özellikle kamyon ya da tır kullananlar için uzun mesailer gerektirir. Bu araçlarla daha çok şehirler arası hatta ülkeler arası taşıma işleri yapılmakta ve bu bir güne eşit bir zamanı bulabilmektedir. Hatta bir günü geçen zamanlar da söz konusudur. Zaten 24 saat boyunca araç kullanılamayacağı için, mesafeye göre zaman da uzayacaktır. Zaten yüklü bir aracın fazla hız yapma şansı da olmayınca; süreç iyice uzamaktadır. Bu yünden de uzun mesailer harcanmakta; tabiri caize ömür yollarda geçmektedir. Sadece aracı kullanmak değil; o araçtan da son derece anlamak gerekir. Yani teknik bilgi sahibi olmak gerekir. Çünkü bu araçlar zamanla çok aşınmakta ve sıklıkla arıza verebilmektedir. Özellikle uzun yolda yaşanabilecek bir arızada şoförler arızayı gidermek için uğraşmaktadırlar. Küçük teknik sorunlarda çözümü bulup arızayı gidermek onlar için bazen kolay olabilir. Burada daha çok tecrübe konuşur. Büyük arızalarda arızayı gideremeseler bile sorunun ne olduğunu ya da neden kaynaklandığını anlayabilirler. Bu şekilde yetkili merkezi arayıp ilgili kişiye en kısa ve öz ifadelerle yani özetle sorunu anlatabilirler. Bu da yaşanan olaylar sonucunda edinilen tecrübe ile olur. Ağır vasıta soförlüğünü meslek olarak icra edenler yani yerine getirenler; çoğu zaman kullandıkları aracın içinde uyurlar, onun içinde yemek yerler vs. Yani hayatları gerçekten de bir kamyonun bir otobüsün içinde geçmektedir. Sorumlulukları son derece çoktur. Özellikle ulaşım sektöründe ağır vasıta araçları kullanarak taşıma işi yapanlar kendilerinden başka insanların da hayatını sorumlulukları altına alırlar.. Bu ciddi bir iştir. Bırakın ölümleri; yaralanmalar bile bu şoförler için son derece can sıkıcıdır.. Yine bunun dışında yük ve eşya taşıyarak nakliyat sektöründe çalışan ağır vasıta şoförleri de taşınılan eşyanın sorumluluğunda bu işi yerine getirmektedirler. Hem uzun ve bitmeyen yollar hem trafik yoğunluğu hem de bu sorumluluklar onlar için stres oluştutmakta bu zaman zaman yaptıkları işe yansıyabilmektedir.

Ağır vasıta sürenlerin sermayesi öncelikle uykudur. Düzenli bir uyku temeline dayanır. Her ne kadar ülkemizde buna pek dikkat edilmese de bazı tedbirlerin alınması gerekir. Yine her ne kadar devlet buna önlem almayı hedeflemişse de pek başarılı olunamamıştır. Çünkü özel sektör şirketleri bu yasaları çoğu zaman çiğnemekte ve belirlenen araç kullanım süresini aşmaya yönelik yaptırımlarla insanları çalıştırmaktadır. Ağır vasıta şoförleri bu durumdan dert yansalar da kendileri için pek fazla seçenek olmamakta yani piyasadaki şartlar aşağı yukarı aynı olmaktadır.

Bu işi yapan insanlar hatrı sayılır bir gelir elde ederler. Yani alınan ücretler azımsanamaz. Ama çok çok yüksek meblağlar da pek söz konusu değildir. Ülkemizde ortalama 2000 lira altına çalışma söz konusu değildir. Bu uzun yol şoförleri için değişiklik göstermekte ve 4000 liraları görmek mümkün olmaktadır. Yine aynı şekilde ülkeler arası çalışanlar ise 5000 lira altına çalışmak istemezler. Ama şunu da unutmamak gerekir; uzun yollarda can sıkıntısından bile gereksiz yere para harcanmakta, yani gelen paranın bir kısmı gereksiz yere gitmektedir.

Ağır vasıta şoförlerinin özelikle psikolojik konularda desteklenmesi amacıyla devlet bir takım yaptırımlar yapmış ama bu da eksik kalmıştır. Buna daha çok önem vermek gerekir. Özellikle şirketler çalışanları için bu konuda eğitimler vermeli ya da bir eğitim kurumundan yardım almalıdır.. Ayrıca ağır vasıta şoförlerinin uyku düzenini sağlamak için de yapıcı ve kalıcı şekilde düzenlemeler yapılmalı; takip edilmeli ve kontrolleri sağlanmalıdır. Yani trafik kontrolünde yapılan bir denetlemede, araç kullanma süresini aştığı için aracı kullanan şoförden ziyade şirkete ceza yazılmalıdır. Sonuçta o şoför bir işcidir ve çogu zaman zoraki yaptırımlar ile yola çıkmaktadır. Burada aslında devlet de durumun farkındadır ama henüz yapıcı bir düzenlemeye gidilememiştir.. Umarız en kısa zamanda ağır vasıta şoförlerini rahata erdirecek uygulamaları ülkemizde görürüz..

Fark yaratan 50 İlginç Bilgi

  1. Atmosferdeki oksijenin %20 sini Amazon Yağmur Ormanları üretir.
  2. Bugüne kadar yapılan en büyük kartopu savaşına 6.000 kişi katıldı.
  3. Dünya 1s de 30 metre döner.
  4. Askerlerin nöbet tuttuğu kulübelere kum dolu çuvallar konulur. Çünkü kum tanecikli yapısından dolayı kurşun geçirmezdir.
  5. Hızlı okuma tekniği bilen biri dakikada 100 kelime okuyabilir. Buda 400 sayfalık bir kitabı 1,5 saatte okuyacağı anlamına gelir.
  6. İnsan vücudunda 639 kas bulunur. Fillerdeki kas sayısı ise 50.000 yakındır. Bu kasların 40.000 i hortumunda bulunur.
  7. Dünyadaki fındık ihtiyacının %80 nini Türkiye karşılar.
  8. Dünyadaki en hızlı internete sahip olan ülkeler arasında Türkiye 80. sırada yer alır.
  9. Uçaklarda bulunan kara kutu aslında turuncu renktedir.
  10. Salı kelimesinin kökeni İbranicedir. Ve üçüncü anlamına gelir.
  11. Tuz aslında saydamdır. Ama taneleri üzerine gelen ışığı gelişigüzel yansıttığı için gözümüze beyaz görünür. Aynı olay kar taneleri için de geçerlidir.
  12. Cuma kelimesinin kökeni Arapçadır ve toplama anlamına gelir.
  13. Sivrisinekler kanatlarını saniyede 1.000 kez çırpar.
  14. Beyin vücudumuzun ağırlığının sadece %2 ini oluşturur.
  15. Kuşların bacaklarında tüy yoktur. Bu nedenle kar yada soğuk suya konduklarında bacaklarından ısı kaybederler.
  16. Vücudumuzdaki suyun %5 ini kaybettiğimizde görme duyumuzda azalma olur. %12 sini kaybetmek ölümcüldür.
  17. Ayda bugüne kadar 12 kişi yürüdü. 12 si de Amerikalı ve 12 si de erkektir.
  18. Dünyada en çok konuşulan dil Çin deki Mandarin dilidir. Türkçe bu listede 23. sıradadır.
  19. Sivrisinekler dünya tarihindeki savaşlarda ölen tüm insanlardan daha fazla insan öldürmüştür.
  20. Dünyanın en zehirli 25 yılanından 20 tanesi Avusturya da yaşamaktadır.
  21. Eınstein vasiyeti üzerine bedeni yakıldı fakat yakılmadan önce beyni bir doktor tarafından çalınmıştır.
  22. Einstein hayatı boyunca çorap giymemiştir.
  23. Khverengi ile beyaz yumurta arasında renkleri dışında hiçbir farklılık yoktur.
  24. Starbucks un kurucusu bir edebiyat öğretmenidir.
  25. Şimşek çakması ozon gazı oluşumuna neden olur. Bu da atmosferin ozon tabakasının güçlenmesini sağlar.
  26. Bir kova sudaki atom sayısı Atlas Okyanusu ndaki tüm suda bulunan atom sayısından fazladır.
  27. Dünyadaki en fazla nüfusa sahip olan kuş türü tavuktur.
  28. Kuş iskeletlerinin içi boştur ve bu yüzden çok hafiftir.
  29. Çenemiz tüm dişlerimizi kırabilecek kadar güçlüdür. Tabi beynimiz buna asla izin vermez.
  30. Burnunuzu iyi bir şekilde tıkayıp yerseniz elma ile patatesin tadı aynı gelir.
  31. Mantarlar genetik olarak bitkiden çok insana benzerler.
  32. Eğer çok miktarda havuç yerseniz derinizin rengi turuncumsu olur.
  33. Çilekte portakaldan daha fazla C vitamini vardır.
  34. Dünyada en çok tüketilen meyve yılda 100 milyon adet yenen muzdur.
  35. Domateste insandan daha fazla gen vardır.
  36. Elmanın kesildikten sonra kararmasının sebebi bakteri ve mantarlara karşı ürettiği savunma mekanizmasıdır.
  37. Insan ırkının %40 ı 1. yaş gününü aşamadı.
  38. Kadınlar satışa sunulan her şeyin %80 ini satın alır.
  39. New York şehri her yıl Avrupa dan 2,5 cm uzaklaşır.
  40. Maldivler de Coca-Cola deniz suyundan yapılır.
  41. Dünya nüfusunun %2 si hiç kar görmemiştir.
  42. Dünyada herkes ellerini doğru dürüst yıkasa yılda 1 milyon hayat kurtarılabilir.
  43. Yüzyıl savaşları 116 yıl sürdü.
  44. Kadınların sadece %2 si kendini beğenmektedir.
  45. Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
  46. Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
  47. Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
  48. Amerika’da her saat 40 kişi kanserden hayatını kaybediyor.
  49. Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
  50. Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.